ÜZGÜNÜZ, ÖFKELİYİZ, YASTAYIZ VE İSYANDAYIZ!

ÜZGÜNÜZ, ÖFKELİYİZ, YASTAYIZ VE İSYANDAYIZ!

10 Ekim tarihinde KESK, DİSK, TMMOB ve TTB nin Emek, Barış ve Demokrasi talebi ile düzenleyeceği mitinge herkesi davet etmiştik, ülkemizin gidişatından kaygılıydık.

Ülkemizde ve bölgede yaşanan gelişmeler, ölüm haberlerin sıradanlaştırılmaya çalışıldığı bir süreçte, asker, polis veya sivil hiçbir yurttaşımızın ölümüne tahammülümüz kalmadığı için barış demek için Ankara daydık!

Toplumda yaratılan kutuplaşmadan kaygılı idik! İnsanların etnik kimliği, dini inançları veya mezhep farklılıkları nedeni ötekileştirilmediği bir ülkede kardeşçe, bir arada yaşamı savunduğumuz için kardeşlik demek için Ankaradaydık!

Son olarak çıkarılan iç güvenlik paketi ile hak, hukuk, emek ve demokrasi mücadelesi veren toplumsal kesimlerin seslerinin faşizan yöntemlerle bastırılmaya çalışıldığı bir süreçte özgürlük demek için Ankara?daydık!

Her geçen gün yoksullaştığımız, milyonlarca emekçinin açlık sınırı rakamlarının altında çalışmak zorunda bırakıldığı, kamu emekçilerine satış sözleşmelerinin dayatıldığı bir süreçte yoksulluğa karşı insanca bir yaşam demek için Ankara daydık!

Bu taleplere sahip çıkan herkesi mitingimize davet etmiştik. Biz, başka bir Türkiye?nin mümkün olduğuna inanmıştık! Ankara da taleplerimizi haykırırken, barış ve kardeşlik rüzgârları estirecektik. Önlüklerimizi, şapkalarımızı giymiş, özenle hazırladığımız pankartlarımızla, kortejimizi hazırlamış, tam yürüyüşe başlamıştık ki, bir patlama! Bir patlama daha! Birkaç saniye önce söylenen türküler susmuş, çekilen halaylar durmuş, türkülerin yerini çığlıklar almıştı.

Biz cansız bedenlere çaresizce bakarken, yaralı arkadaşlarımıza ilk müdahaleyi yapmaya çalışırken, hep bir ağızdan ambulans, ambulans diye bağırırken, çevik kuvvet, toma ve ölen arkadaşlarımızın, yaralı arkadaşlarımızın üzerine sıkılan biber gazını hiç beklemiyorduk, çünkü savaşlarda bile ölülere, yaralılara saygı vardı, veya bize öyle öğretilmişti?

Sevgili arkadaşlar; ülkemiz öyle bir hale getirildi ki; Ankara?nın göbeğinde cumhuriyet tarihinin en büyük katliamı yaşanıyor, katliamın yaşandığı alana ambulanstan önce çevik kuvvet, toma ve itfaiye geliyor!

Bu durum, patlamanın yaşandığı anda kaybettiğimiz arkadaşlarımızdan daha fazlasının hastanelerde ölmesini de açıklamaktadır.

Sevgili arkadaşlar!

Yaşanan benzer olaylarda siyasilerin timsah gözyaşlarına alışkındık, ama üç bakanın öncelikle yaşanan katliamdan sorumlu üç bakanının yaptıkları basın toplantısında pişkinliğe ve gülmelere de tanık olduk!

Sevgili arkadaşlar;

Daha fazla söze gerek yok!

Bir sözümüz de barış, kardeşlik, eşitlik, özgürlük ve insanca yaşam taleplerimizden korkanlara; korkmaya devam edin çünkü bundan sonra daha fazla birbirimize kenetleneceğiz, taleplerimizin mücadelesini daha da yükselteceğiz.

Bir sözümüz de AKP iktidarına;

Ülkemizi Ortadoğu bataklığına çekmeye çalıştınız OLMADI, ülkemizi Ortadoğu bataklığına çevirdiniz!

400 vekil değil 4000 vekiliniz bile olsa bu ülkeyi yönetme şansınız kalmamıştır.

Halen yaralarımızı sarmaya çalıştığımız bir süreçte, yüzün üstünde ölü, yüzlerce yaralı arkadaşımızın tedavileri devam etmektedir.

Katliamda kaybettiğimiz İstanbul Defterdarlığı çalışanı üyemiz Özver Gökhan Arpaçay nezdinde kaybettiğimiz tüm arkadaşlarımızı saygı ile anıyor, yaralı arkadaşlarımıza acil şifalar diliyoruz!