Güvencesizlik, çalışma yaşamını tehtid etmeye devam ediyor.
Bir çok kurumda olduğu gibi Türkiye’nin ekonomik politikalarına yön veren Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) çalışanı 4/C’liler kölelik koşullarında çalışmaya devam ediyor. Türkiye Cumhuriyeti kendi koyduğu yasalara dahi uymuyor. Angaryanın ve esnek çalışma saatlerinin olduğu kurumda sözleşme gereği ‘işin bitmesi esastır’ yazdığı için idare isterse sizi resmi tatillerde bile çalıştırabiliyor. Yoğun iş temposu, bitmek bilmez anketler, home ofice uygulamasını beraberinde getirdi. Alanda toplanan veriler artık evde de girilebilmektedir. Anket işini, yani kendini ‘geçici iş’ olarak tanımlayan TÜİK idaresi, neden kapısına kilit vurmamaktadır? Neden yaptığı işi önemsemeyen bir devlet kurumu çalışanlarını kölelik şartlarında çalıştırmaktadır? Kendini ve 4/C’li emekçileri geçici gören TÜİK idaresi 15-20 yıl süreli çalıştırdığı en düşük memur maaşından daha az ücret ödediği güvencesizlere özür borçludur. 81 ilde yağmur, çamur, sıcak, soğuk demeden çalıştırılan, son günlerde kurumun kendilerine vermiş olduğu toplu taşım kartları da ellerinden alınan 4/C’li emekçiler, aynı zamanda idarenin keyfi uygulamalarıyla da baş başa kalmaktadırlar. Şöyle ki; siz hiç evlendiği için işten çıkartılan emekçi gördünüz mü?
Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı İzmir Bölge Müdürlüğü bünyesinde 657 Sayılı Devlet Memurları Yasası'nın 4/C bendi kapsamında çalışmakta olan sendikamız İzmir Şube üyesi Evren KAYAŞ'ın `EVLİLİK İZNİ` kullandığı sırada `performans yetersizliği` gerekçe gösterilerek Sözleşmesi tek taraflı olarak feshedilmiştir.
657 Sayılı Devlet Memurları yasasının 4 üncü maddesinde istihdam biçimleri, memur, sözleşmeli personel, geçici personel ve işçi şeklinde düzenlenmiş olup, Evren KAYAŞ Yasanın 4/C bendinde ifade edilen geçici personel statüsünde çalışmaktadır.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4. Maddesinde, (4/C) Geçici Personel; “Bir yıldan az süreli veya mevsimlik hizmet olduğuna Devlet Personel Dairesinin ve Maliye Bakanlığının görüşlerine dayanılarak Bakanlar Kurulunca karar verilen görevlerde ve belirtilen ücret ve adet sınırları içinde sözleşme ile çalıştırılan ve işçi sayılmayan kimselerdir” olarak ifade edilmiştir.
Anayasa'nın çalışma hakkı ve ödevi başlıklı 49. maddesinin 2. fıkrasında, devletin, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak, çalışmayı desteklemek, işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alacağı hükmüne yer verilmiştir.
Son yıllarda kamuda yaygınlaşan güvencesiz istihdam ve performans yönetimi uygulamaları; işsizlik baskısı altında kalan çalışanları bu baskı ile terbiye etme, denetleme ve en olumsuz koşullarda çalışmaya razı etme yöntemi olarak kullanılmaktadır.
Ülkemizin taraf olduğu 158 Sayılı İLO Sözleşmesinin 4. maddesinde yer alan “İşçinin kapasitesine veya işin yürütümüne veya işyeri gereklerine dayalı geçerli bir son verme nedeni olmadıkça hizmet ilişkisine son verilemez.” hükmü ile 7 inci maddesinde yer alan; “İşverenden makul ölçülere göre beklenemeyecek haller hariç, hakkındaki iddialara karşı savunma fırsatı verilmeden bir işçinin hizmet ilişkisi, o işçinin tutumu ve verimi ile ilgili nedenlerle sona erdirilemez.” Anayasanın 90 ıncı maddesi uyarınca iç hukuk normudur.
Anayasa’nın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyetinin, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devleti olduğu belirtilmiş, 10. maddesinde; 60. maddesinde ise, herkesin, sosyal güvenlik hakkına sahip olduğu, Devletin, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alacağı öngörülmüştür.
TÜİK İzmir Bölge Müdürlüğünde uzun süredir performans kriterleri adı altında çalışanlara ikaz-dikkat çekme niteliğinde yazılar gönderilerek 4/C statüsünde çalışanları istediğini istediği zaman işten atmanın koşulları oluşturulmaktadır. Son olarak benzeri bir yazıyla ikaz edilen üyemiz Evren KAYAŞ 19.09.2012 tarihinde işten atılmıştır.
Bu nedenlerle; performans yetersizliği gerekçe gösterilerek sözleşmesi fesh edilen Evren KAYAŞ’IN biran evvel işe başlatılmasını, çalışanları işten atma tehdidiyle baskı altında tutmanın yolu olarak kullanılan esnek, kuralsız performans yönetim uygulamalarına son verilmesini istiyoruz.
TÜİK Özelinde bunlar yaşanırken ülke genlinde 4/C li çalışanlarının sorunlarından kaynaklı en son Manisa Salihli de 4/C’li bir emekçinin intihar etmesiyle bu sayı 13’ e yükselmiştir. Buda şunu gösteriyor ki, AKP iktidarının yasası olan 4/C yasasının ne anlama geldiğinin somut göstergesi olmuştur.
Siyasal iktidar emekçilere bunları reva görürken biz bölge STK. Ları kaygı ve endişe içindeyiz.Son dönemdeki gelişmeler bizleri kaygılandırmaktadır. Son olarak bölgedeki çatışmalı ortamın acaba bizlerin 1990 ların gerilimine götürüyor endişesi taşımaktayız. Bizler Stk.lar olarak Başta emekçilerin bu güvencesiz durumunun ortadan kaldırıcak düzenlemeler yapıp yerine insanca yaşanacak bir ücret ve demokratik bir ortamın sağlanması ve çatışmalı ortamın sonlanması ile kürt sorunun çözümü ve demokratikleşme konusunda somut adımların atılması ve bir an evvel kürt sorununu barışçıl ve demokratik çözümü ile diyalog ve müzakerenin önünün açılması başta siyasal iktidar olmak üzere tüm kamu oyununu duyarlılığa davet ediyoruz.