Cezaevleri 'ölüm' evleri olmasın

Cezaevleri 'ölüm' evleri olmasın
İHD, TİHV, ÇHD, TTB, KESK ve DİSK üyeleri, cezaevlerinde yaşanan açlık grevlerine dikkat çekmek için Adalet Bakanlığı'na yürüdü.

Yürüyüşün ardından yapılan ortak açıklamada, cezaevlerinde açlık grevine giren tutsakların durumunun kritik olduğu belirtilerek, siyasi iktidarın ölümler yaşanmadan talepleri değerlendirmesi istendi.

EMEK ÖRGÜTLERİNDEN ANKARA'DA EYLEM

PKK'li ve PAJK'lı tutukluların 42'inci güne giren açlık grevi eylemine dikkat çekmek amacıyla İHD, TİHV, ÇHD, TTB, KESK ve DİSK üyeleri, YKM önünden Adalet Bakanlığı Ek Binası'na yürüyüş gerçekleştirdi. "Cezaevleri 'ölüm' evleri olmasın" pankartının açıldığı yürüyüşte sık sık, "Devrimci tutsaklar onurumuzdur", "İnsanlık onuru işkenceyi yenecek", "Tecridi kaldır ölümleri durdur" sloganları atıldı.

Yürüyüşe, TİHV Genel Sekreteri Metin Bakkalcı, KESK Genel Başkanı Lami Özgen, BDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Meral Danış Beştaş, ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı, İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan ile kurum temsilcileri katıldı. Yürüyüş sırasında Adalet Bakanlığı Ek Bina önünde polisin yoğun önlemleri dikkat çekti. Yürüyüşün ardından kurumlar adına ortak açıklama yapan İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, 12 Eylül günü cezaevlerinde başlayan açlık grevlerinde 42. güne gelindiğini belirtti.

'İNTİHAR DEĞİL PROTESTO BİÇİMİ'
Türkdoğan, Dünya Tabipler Birliği'nin Malta Bildirgesi'nde açlık grevcisini, "Zihinsel olarak ehliyetli, açlık grevine kendi iradesiyle karar vermiş, bu nedenle belirli bir zaman için yiyecek veya sıvı almayı reddeden kişi" olarak tanımlandığını hatırlatarak, açlık grevinin bir intihar değil, protesto biçimi olduğunun altını çizdi. Açlık grevi sırasında B1 vitaminin alınması gerektiğini kaydeden Türkdoğan, demokratik kamuoyunun açlık grevlerinin ölüm orucuna dönüşmesini istemediğini dile getirdi.

'CEZAEVLERİNİ ZİYARETE İZİN VERİLMELİ'
Cezaevlerinde açlık grevine giren tutsakların sayısının 600'ü geçtiğini kaydeden Türkdoğan, "Sayı her geçen gün artıyor. Binlerce insanın sağlık ve yaşam hakkı tehlikeye girecek. 2000 yılında yaşanan açlık grevlerine yapılan müdahale ve devam eden açlık grevleri sonucu onlarca insanın ölmesi yüzlerce insanın sakat kalmasına neden olan bir durumun tekrar ortaya çıkmaması için gerekli girişimlerde bulunmak için Adalet Bakanlığı'nın başta tabip odaları olmak üzere insan hakları savunucularının açlık grevi yapılan cezaevlerini ziyaret etmesine izin vermesi gerekiyor" dedi. Siyasi iktidarın ölümler yaşanmadan talepleri değerlendirmesi gerektiğini söyleyen Türkdoğan, şunları belirtti: "1980 yılından bu tarafa Türkiye cezaevlerinde 144 kişi açlık grevleri ve ölüm oruçları nedeni ile yaşamını yitirmiştir. Bu kadar ağır bir sürecin yaşandığı Türkiye'de yeni ölümlerin yaşanmaması için hükümeti sorumlu davranmaya ve süreci zorlaştırmamaya davet ediyoruz. Mahpuslara zorla müdahale edilerek tek kişilik hücrelere atılması ve bilinçsizce yapılacak tıbbı müdahaleler sorunları daha da ağırlaştıracaktır. Bunun için de başta kurumlarımızın temsilcilerinden olmak üzere duyarlı kişilerin arabuluculuğuna başvurulmalıdır."

'SİZİN İĞRENÇ MANŞETLERİNİZ 'HAYATA DÖNÜŞ' KATLİAMINI GETİRDİ'
Türkdoğan'ın ardından konuşan KESK Genel Başkanı Lami Özgen ise, hükümetin açlık grevlerini görmezden gelmesini eleştirerek, "Talepler ortadadır. Bu talepler Kürt sorununun demokratik çözümünün de talepleridir. Tutsaklarla ilgili yaşamsal sorunlar ortaya çıkmadan hükümet talepleri görmelidir. Hükümet talepler eksenli müzakere sürecini başlatmalıdır" dedi.

Özgen'in ardından konuşan ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı da, medyanın açlık grevlerine yaklaşımını eleştirerek, "Buradan manşetleri ve yayın politikalarını belirleyen gazetecilere sesleniyorum. Sizin 2000'li yıllarda attığınız iğrenç manşetler 'Hayata Dönüş' katliamını getirdi. Dezenformasyona izin vermeyin. O dönemki alçak tavrınızı yeniden kullanmayın. Basın artık bu süreçte tarihsel sorumluluğunu yerine getirmelidir" dedi.

birgün