Sefalet İçin Değil, İnsanca Yaşam İçin Ücret!

Sefalet İçin Değil, İnsanca Yaşam İçin Ücret!

İktidara geldiği tarihten bu yana emekçilere işsizlik, yoksulluk ve güvencesizlikten başka bir hayatı sunmayan AKP, yeniden inşa ettiği düzende emekçilerin kazanımları üzerinden güçlenme hedefindedir.

Bir avuç sömürücü zorbanın siyasi iktidarı AKP?nin politikaları, artan işsizlik tehdidiyle baskı altında tutulan; keyfi işten çıkarmalara ve artan sömürüye karşı korunmasız, örgütsüz, sefalete mahkum edilmiş emekçi sınıfının yaratılması üzerine kurulmuştur.

AKP hükümeti, açlık sınırına hapsettiği ücretlerle işçileri, emekçileri ve emeklileri, toplumun ezilen tüm kesimlerini açlıkla terbiye etme ve biat edecek bir toplumu yaratmanın politikalarını hayata geçirmektedir.

AKP hükümetinin sendikaları hedef alan uygulamaları, sendikaları mücadele alanları olan işyerlerinin dışına iten yasaları, baskı ve zorla sendikasız yaşamı emekçilere dayatması, emekçilerin kazanımlarını yok etmeyi temel alan bütünlüklü saldırılara bir zemin hazırlığıdır. Çünkü kendi de bilmektedir ki, bu saldırıları püskürtecek tek etkili güç emekçilerin örgütlü mücadelesi, sendikal mücadeledir.

Emekçilerin tüm kazanımlarına göz diken, sosyal hakları kökünden budamaya girişen AKP hükümeti bugünlerde sadece işçiler için değil, tüm ücretli çalışanlar için yaşamsal öneme sahip asgari ücreti belirlemek için emekçilerin azınlık olarak temsil edildiği masaya oturuyor. Toplu İş Sözleşmesini bertaraf ederek, söz yetki kararı kendisinde topladığı komisyonda sefalet ücretini belirliyor, işçilerin gerçek temsilcileri sendikaları ise karar mekanizmasının dışında tutuyor.

Tüm ücretleri doğrudan etkileyen, aileleri ile birlikte 20 milyonu aşkın işçinin geliri olan asgari ücret, hükümetin kararlarını doğrudan geçirdiği bir komisyonla değil; emekçilerin ücretlerinin yanında sosyal ve demokratik taleplerinin kazanımlarını gözeten Toplu İş Sözleşmesi ile belirlenmelidir. Emekçilerin toplu pazarlık gücünü sağlayan Toplu İş Sözleşmesiz belirlenen asgari ücret, sefaletin emekçilere zorla dayatılmasıdır. AKP hükümetinin yoksullaştırma politikalarının bir devamıdır.

Bugün asgari ücretli bir aile yoksulluk sınırının altında, açlıkla mücadele etmek zorunda kaldığı bir yaşama mahkum edilmektedir. Ülkede gerçek işsizlik yüzde 17'nin üzerine çıkmıştır. Emekçilerin enflasyon karşısında alım güçleri sürekli zayıflamakta, temel ihtiyaçları dahi karşılanamaz hale gelmiştir. Başta eğitim ve sağlık olmak üzere kamusal hakların ticarileştirilmesine yönelik hızlanan piyasacı adımlar, insanca yaşamı sağlayacak zorunlu ihtiyaçların karşılanamaz hale gelmesini sağlamaktadır. Bugün asgari ücretli bir işçi çocuğunu okula göndermede başta ulaşım giderleri olmak üzere yüklü masraflarla karşı karşıyadır. Sağlık hizmeti ise tamamen bir lüks tüketim malına dönüşmüş, sağlıkta dönüşümle beraber katlanan katkı payları birçok emekçinin tedavi hakkından mahrum kalmasına neden olmuştur. Kentsel dönüşüm gibi rant ekonomisinin bugünlerdeki gözde projeleri, barınma sorununu emekçiler için büyük bir krize dönüştürmektedir. AKP iktidarında geçen 10 yıl boyunca sadece doğalgaza gelen zam yüzde 208, elektriğe gelen zam ise yüzde 120'ye ulaşmıştır. 2001?den bu yana işsiz sayısı yüzde 33 artmıştır.

En adaletsiz vergi sistemini dolaylı vergiler kanalı ile daha da körükleyen, toplam vergi yükünün ağırlığını emekçilerin sırtına yükleyen AKP hükümeti, bugün ısrarla yoksulluk sınırının altında tuttuğu asgari ücetler üzerinden dahi vergi almaktadır. Asgari ücretli bir işçi dayatılan vergilerle mücadele ederken, servet gelirleri vergilendirilmemekte, finansal rantiyenin yüklü faturası emekçilere kesilmektedir.

Bizler, dayatılan bu sefalete boyun eğmeyeceğiz!

Eşitsizliği, adaletsizliği, sömürüyü arttıran bu saldırılara karşı emeğimizin gerçek değerini alana kadar mücadele edeceğiz. Türlü takiyelerle sırtını yasal düzenlemelere dayayan, bizlere kölelik düzenini dayatan bu oyunu biz bozacağız!

Asgari ücret yoksulluğun değil, insanca yaşamın ücreti olmalıdır!

Eşit ve adil bir ücret için;

 KESK Yürütme Kurulu