KESK Genel Başkanı Lami Özgen, AKP?nin 10 yıllık özelleştirme politikasıyla kamu alanında iş güvencesinin ortadan kalktığını belirterek, ?3 milyon kamu emekçisinin de sahiplendiği temel ilkeler göz önünde bulundurulmalı? dedi.
KESK, Ankara Barosu Konferans Salonu'nda "Nasıl Bir Kamu Personel Rejimi ve Toplu Sözleşme?" konulu sempozyum düzenledi. Sempozyumun açış konuşmasını yapan KESK Genel Başkanı Lami Özgen, 10 yıl içinde yapılan özelleştirmelerle kamu hizmetleri alanının piyasanın ihtiyaçlarına göre yeniden düzenlendiğini belirtti. Özelleştirmelerle yoğun işten çıkarmalar yaşanarak, sendikaların da güçsüzleştirildiğini ifade eden Özgen, kamu harcamalarına ayrılan kaynağın gittikçe kısılmasının kamu hizmetlerinin piyasaya açılmasıyla devam eden sürecin kamu istihdamında esnekliği, kuralsızlığı ve güvencesizliği artırdığına dikkat çekti.
Sözleşmeli kamu emekçilerinin 2001?deki 13 bin 914 olan rakamının 2011 yılı itibariyle 322 bine çıktığını söyleyen Özgen, ?Yani kamuda sözleşmeli sayısı 23 kat artmıştır. Kanunları açıkça çiğneyerek hayata geçirilen taşeronlaşma almış başını gitmiştir. 2000?li yılların başında 20 bin olan taşeron firma çalışanı sayısı bugün resmi rakamlara göre 600 bine dayanmıştır. Buna özel sektörü de eklersek bu sayı 3 milyona ulaştı. Bugün itibariyle OECD ortalamasına göre bir kamu emekçisi 15 kişiye hizmet verirken, Türkiye?de 30 kişiye hizmet vermektedir? diye konuştu.
?AKP TEK TARAFLI BELİRLEDİĞİ TOPLU SÖZLEŞMEYİ DE İHLAL EDİYOR?
Başta ILO sözleşmeleri olmak üzere Türkiye?nin de imzası olan uluslararası sözleşme ve anlaşmaların yok sayıldığını söyleyen Özgen, sendikal hak ve özgürlüklerin daha da daraltıldığını, grev hakkının yasal teminat altına alınmadığını vurguladı. Grev hakkından yoksun sözde toplu sözleşmenin kamu görevlileri hakem kurulunca karara bağlanan hükümlerine bile uyulmadığını kaydeden Özgen, ?AKP, tek taraflı olarak belirlediği toplu sözleşmeyi bile ihlal etmektedir. İşin özü AKP, devleti küçültme adına kamu hizmetlerini yeni liberal politikalar doğrultusunda özel sektöre açarak piyasalaştırma, tasfiye etmede önemli mesafe kaydetmiştir. AKP?nin ?küresel rekabetin gereği? diye tarif ettiği değişimin gerçek adı ?piyasa devletini? kurumsal bir yapıya oturtmaktan başka bir şey değildir? dedi.
?3 MİLYON KAMU EMEKÇİSİNİN İLKELERİ DİKKATE ALINMALI?
?Kamu personel sisteminin temel unsurları olan kamu hizmetlerinin kapsamını daraltma, kamu yararını, asli ve sürekli kamu hizmetlerini yeniden tarif etme çabasına girenlerin ?iş güvencesine dokunmayacağız? demeleri ne kadar inandırıcıdır?? diye soran Özgen, taleplerini şöyle sıraladı: ?Hükümetin ?gizli ajandamız yok? demesi manidardır. Aslında gizli değil ortada açık bir ajanda vardır. O da hükümetin ulusal istihdam stratejisi ve 2023 vizyon programıdır. İş güvencesine dayalı bir istihdam yaratılmasından, çalışanların ortak özgür örgütlenmesinden, mali, sosyal, özlük ve demokratik haklarımızın evrensel normları esas alan özgür toplu pazarlık sistemi ile belirlenmesinden yasakların olmadığı bir çalışma yaşamından yanayız. Hükümet kamu emekçilerinin ve emeklilerin refahını, özgürlüğünü artırma konusunda samimi ise ekonomik ve sosyal hakları daraltmak için değil genişletmek için adım atmalıdır. Kamu emekçilerini ve onların hak alma örgütleri sendikaları güçsüzleştiren düzenlemelerden, torba yasa ile 657 sayılı devlet memurları kanununda yapılan değişiklikler sonucu olabildiğince sınırlandırılan iş güvencemize göz dikmeden vazgeçmelidir. Sadece KESK?in değil 3 milyon kamu emekçisinin de sahiplendiği temel ilkeler göz önünde bulundurulmalı.?
?ÖRGÜTLENME HAKKI HER ALANDA OLMALI?
Özgen, KESK?in iş güvencesini hiç kimse ile hiçbir platformda müzakere etmeyeceğinin altını çizdi. Özgen?in ardından konuşan ILO Türkiye Ofisi Direktörü Ümit Deniz Efendioğlu, ILO?nun çalışma yaşamında kamusal alandaki kriterlerini, sözleşmelerini anlattı. ILO?nun en önemli kriterlerinin başında hak arama amacıyla örgütlenmenin geldiğini belirten Efendioğlu, ?Örgütlenme hiçbir ayrım gözetilmeksizin her alanda gerçekleşmeli. Sadece işçi-işveren değil kamu çalışanları için de örgütlenmeyi savunuyoruz. TİS ve grevi hakkı birbirinden ayrı düşünülemeyecek kadar önemli? dedi. Efendioğlu, ILO?nun Türkiye?ye yönelik eleştirilerinin başında sendikaların iç işleyişine müdahalesinin geldiğini söyledi.
Açış konuşmalarının ardından sempozyumun ?Kamu personel rejimi? konulu ilk oturumu gerçekleşti. İlk oturumun ardından öğle arası verildi. Sempozyum verilen aranın ardından ?Toplu sözleşme? konulu ikinci oturumla sona erecek.